Kitap Tanıtımı |
Moğol istilasının başlamasıyla binlerce insan, kitleler halinde Anadolu´ya doğru göçe başladı. 1240 yılına gelindiğinde, çoğunluğunu yarı Şaman, yarı Müslüman Türkmenlerin oluşturduğu bu insanlar, Anadolu´ya yığılmışlardı.
Sultan Alaaddin´in ölümünden sonra Selçuklu tahtına çıkan oğlu Gıyasettin´in sergilediği kötü yönetim, Anadolu´daki dirlik ve düzenliğin giderek bozulmasına neden oluyordu.
Öte yandan Anadolu halklarının, tarih öncesinden beri gelişerek gelen kültürlerin, yeni gelenlerin kendi yörelerinden getirdikleri kültürlerle içiçe geçmesi de yepyeni bir oluşumun kendini göstermesine neden olmuştu.
Bir umut ışığı aramaya yönelen Anadolu halkları; Baba İlyas, Baba İshak, Nacı Bektaş gibi, bu yeni oluşumun öne çıkardığı insanlara koştular. Anadolu insanı, yerlisiyle, göçmeniyle, hıritiyanıyla, müslümanıyla, şamanıyla, putperestiyle bunların önderliğinde kendi kaderini yeniden çizmek istedi. Baba İlyas 34, Baba İshak 30, Hacı Bektaş 30, Hacı Bektaş´ın Kardeşi Menteş 29 yaşındaydı.
Sonunda Anadolu tarihinin dönüm noktalarından birine gelindi ve ünlü Babalılar isyanı başladı.
Bu roman, Baba İlyas, Hacı Bektaş, Baba İshak ve Menteş´in gözüyle, kendi ağızlarından, yalnız Anadolu´nun değil, insanlığın da bir kırılma noktası sayılabilecek bu dönemi anlatır.
(Arka Kapak) |