Kitap Tanıtımı |
Harika kitaplar okuruz. Güzel sözler söyleriz. Erdemi yüceltir, iyi ahlakı alkışlarız. dürüstlüğü destekler, iyiliği teşvik ederiz. Bunu yaparak, evrensel anlamda kabul gören tüm iyilikleri paylaştığımız mesajını veririz çevremize. İnsanlarla bir araya geldiğimizde, pek yapmadığımız ama kulağa hoş gelen, bizi onlara iyi gösteren sözleri - ezberlediğimiz birkaç ünlü referanslarıyla - söyler, erdem hikayeleri anlatırız. Ardından, çoğunlukla bize benzeyen, ve her an etrafımızda olan kişilerin gözlerindeki hayranlığı yudum yudum içimize çekeriz. Sergilediğimiz erdemle, diğerlerinden daha iyi olduğumuzu sanmanın dayanılmaz hafifliği sahte de olsa hisseder, keyfini çıkarırız. Hemen her diyaloğumuzda tekrarladığımız bu küçük erdem provaları, bizi rahatlatan özellikleriyle bağımlılık dahi yapabilir. İlginç olan ise, okuduğumuz kitaplardaki erdemi, güzel sözleri, taşıdıkları evrensel mesajları, dürüstlük ve diğer olumlu özellikleri içtenlikle alkışlamamıza, doğruluklarını onaylamamıza rağmen, bütün bu güzellikleri hayatımıza yansıtmaz ve yaşamayız. Belki de her gece yatağımıza yattığımızda içimizi kemiren ve bizi tüketen tezat bundandır. Gandi'nin bu tür durumları çok an-lamlı şekilde özetleyen şu sözü çok manidardır: "Birşeye inanıp onu yaşamamak sahtekarlıktır." 'Hiç', artık bir karar vermek gerektiğini hatırlatıyor. Okuduğumuz harika kitapları bir, belki birkaç kez daha, ve farkındalık halinde okumamız gerektiğine dikkat çekiyor. 'Hiç', alkışladığımız güzel sözleri ve erdemi, karakter edinerek yaşamayı, böylece yaşam kalitemizi artırmayı hatırlatıyor; ve sonra son bir hatırlatma daha yapıyor. 'İlk önce kendi zihnimizi düzene sokalım; sonrasında çevremizdekileri de bu değerlerle tanıştıralım. Çünkü, ne kadar çok iyi söz okusak da, usturuplu sözler söylesek de, onları uygulamadığımız ve hayatımızın bir parçası haline getirmediğimiz sürece bir anlamı olmayacaktır.' |