Kitap Tanıtımı |
Şiir, şairin kendisini bulmak ve anlamak için çıktığı bir serüvendir. Bu yol oldukça yorucu ve yıpratıcı olabilir, şairin ruhu incinebilir. Şair bunu bilir ve düşer yollara. Ateş nehirlerinden geçer, buzul vadilerden. Kimsesiz kalabalıklardan geçer, uğultulu ormanlardan. Yolların ve yolculukların ona verdiği, şairin biriktirdiği ya da başka yaşamlardan ödünç aldığı sözcükler gelir darboğazda testere olur. Dokunduğu, bildiği, biriktirdiği ne varsa ona kendisini de katarak başkalarına anlatmaya başlar. Ve şiir bazen bir kan damlası olarak düşer yüreğimize, bazen bir gül yaprağı. Bir yeraltı nehri olur ya da koyakların şarkısını söyleyen rüzgar. Bir kez yazıldı mı şiir söz konusu olan şair değildir artık, şiirin ulaştığı herkestir. Yeryüzünün tüm sesleri, acıları, kederleri, sevinçleri gelir bulur bizleri. İnsan ruhunun derinliklerinden gelip, bize yarın düşü kurmamız için yol gösterir, güç verir.
İldanın şiirlerinde esmer çocuklar var, özgürlüğü kaldırım taşlarının altında arayan çocuklar, taşları her kavradıklarında küçücük elleriyle, depremler yaratıyorlar gecenin evinde. İldanın şiirlerinde ölümle ikna edilmek istenen bir halkın, şafak ertesi müjdeleri var. Önce ben olmalıyım diyenlerin seslenişleri dolduruyor içimi ve İldan anıları geri çağrılıyor.
İldan uzun bir yoldan geliyor. Gittiği şiir serüveninden bir gömüyle dönüyor. Ağır yaralar, büyük umutlar taşıyor şiirleri. Açık tutun kapınızı. Bir gece uyumayın, şiir kapınızı çalabilir.
Mehmet Özer |