Kitap Tanıtımı |
Murat masasının üzerine kapanmış, karmaşık delidolu çizgiler ve dokundukları yerlerde birbirlerine uyum sağlamak için renkten renge giren boyalar arasında kaybolmuş, sanki bu dünya ile tüm ilişkisini kesmişçesine harıl harıl çalışmaktaydı. Masanın üstü alabildiğine karmaşık, disiplinsiz ve serseri bir görünümdeydi. Ağızları açık tüp boyalar, kapakları uzun süredir kayıp olduğu bir bakışta belli olan cam kavanozların dibinde eciş bücüş yatmakta, her boyda ve renkte kalem, fırça, kuruboya, keçeli kalem tıka basa dolduruldukları kaplardan fışkırmaktaydı. Sırası gelip kavanozdan çıkarılan boyalar masanın üstünde kağıtların arasına gizlenmeye çalışmakta, tüplerin ağızlarından istek dışı sızmayı başaran bazı renkler siyah masayı yavaş yavaş işgal etmekteydiler. Kırkbeş yaşlarındaydı Murat, ancak arkadaşları onun daha on dörtten yukarı çıkmayı başaramadığını söylüyorlardı. Kendi dünyası içinde resim, heykel, müzik, menüde ne varsa kurcalar, kendi ile barışık ender tiplerden biriydi. Yemek seçmesi ve fazlaca iyimser olmasının dışında pek bir kötü alışkanlığı yoktu. Murat´ın arkasındaki duvarda, siyah beyaz üç poster göze çarpmaktaydı. En üstteki adam, kendine özgü pamuk helva saçları ile dünyada yüzü geniş kitlelerce tanınan belki de tek bilim adamına aitti. |