Kitap Tanıtımı |
Zihniyet konuları;çetrefilli,karmaşık ve paradoksal nitelikler içerdiklerinden anlaşılması en zor konular arsında yer alır.Varlık,hayat,insan ve toplum konularında işin esasını zihniyet belirlemektedir.Önce Mezopotamya,Mısır,Hint ve Çin,Dinin de yazı ve felsefenin de birer beşiği oldular.Sonra Mezopotamya kaynaklı bir evren görüşü bundan yaklaşık 2000 yıl önce Yunan da yaygınlaştı.Buna göre,evrenin ana maddeleri Anasırı Erbaa,yani:Hava,ateş,su,toprak temeline dayanır.Dünyanın tamamını bu perspektiften bakıp değerlendirmek bir zihniyet konusudur.Bu 325 te İznik Konsülünün önerdiği Teslis (Bab,Oğul,Kutsal Ruh)tüm Hristiyanlarca kabul görmese de zamanla genel bir yaygınlık kazandı.Zihniyet konularına örnek olabilecek konulardan biri de budur. Batı da ilahi ve beşeri otorite mücadelesinde Kilise tarafının kaybetmesinden sonra ortaya çıkan dünya görüşü de zihniyet konularının bir numune-i misali gibi ele alınabilir.Burada Rönesans ve Reform hareketlerine atıf yapılsa da,temelde değişen şey,dünya görüşüdür.Artık insan,din ve devlet yeniden konumlanmış ve farklı biçimde yorumlanmaya başlanmıştır.Yönetimde hakimiyet,ulusa ve ulusu merkeze alan devlete,yani:Ulus Devlete emanet edilecektir.İdarede Tanrı ya yer verilmeyecektir,yani:idare,ancak insan aklı ve duygularına emanet edilerek elde edilebilecek olan Laiklik ilkesine bağlı kalacaktır.Bunlara bağlı olarak yönetimde herhangi bir sınıf veya zümreye ayrıcalık tanımamak manasına gelen Demokrasi devletin yönetim şeklini belirleyecektir. Hayat bir görevdir ve asla boşa harcanmamalıdır.Batı kültürünün yetiştirdiği insan,ölüm düşüncesini bastırma eğilimindedir.Çünkü onlara göre ölüm ve hayat birbirine zıt kavramlardır.Oysa Doğuda ölüm hayatın bir parçasıdır.Ölüm bilinci,hayatın içindedir ve aynı zamandahayatın tamamlayan bir parçasıdır.Hayatı anlamlı kılan,ölümün varlığıdır.İnsan ancak ölümün varlığını bilerek,içselleştirerek,yaşadığı her günü sanki son yaşadığı günmüş gibi yaşayabilir. |