Kitap Tanıtımı |
Söz yani dil aslında gündelik bir olgudur. Kişinin gündelik yanıdır. Toplumla alışverişini kişi bu gündelik tarafı ile yapar. Bunun içindir ki en fazla bu tarafından yıpranır. Gerçekte ise ikili bir durum söz konusudur. Hatta hayli karmaşık ve karşılıklı bir ilişkinin kalıbıdır kişi ile dilin birlikteliği. Biri diğerinin anlatımıdır. Anlatım işlevi dilindir, fakat dile bu işlevi yükleyen onun sağılıp çıktığı kaynak, dilin bütün olumsuzluklarının da geri döneceği varlıktır. Varlığın toplumsal algı merceğindeki yansımasını kişilik olarak adlandırabiliriz. Kişilik daha çok biyolojik varlığın sosyal bir format kazanmış halidir. Dil varlığın ya da kişiliğin dışa açılan kapısı olduğunca onun tarafından belirlenip tanımlanan bir biçemdir de. Bu anlamda dil dış olduğu kadar içtir de. İçsel bir biçemdir. İçin temel çizgileri, varoluş dayanakları onda ortaya çıkar.
Bu kitap; içeriğinde yer alan makalelere konu olan şairlerin, dilin bu özelliğinden yola çıkarak ortaya koydukları eserlerinden örneklerle, ideal ve düşüncelerinin gelecek yüzyıllara taşınmasının nasıl bir duygu ve dil biçimiyle mümkün olduğunu irdelemektedir. |