Şiirler; Bütün Yapıtları
ISBN 9789750803922
Yayınevi Yapı Kredi Yayınları
Yazarlar Behçet Necatigil (author)
Kitap Tanıtımı Behçet Necatigil: Şiirde "hikmet burcu"nun seçkin sakini: Şiirimizin, en köklü gelenek tadıyla en köktenci yenilik çabasını şiirinde buluşturmuş, altın oranı bulmuş şairi... Necatigil'in Türk şiirinin serüveni içindeki kendine özgü yeri gün geçtikçe daha da belirgin, vazgeçilmez, çekici bir anlam kazanıyor: Hem Doğu'yu hem Batı'yı, hem klasikliği hem çağcıllığı, hem bireyi hem de bireyi kuşatan dünyayı, tarihi sindirmiş, özümsemiş bir yapıt. Bütün Yapıtları'nın bu cildi, Necatigil'in kitaplaşmış (Kapalı Çarşı, Çevre, Evler, Eski Toprak, Arada, Dar Çağ, Yaz Dönemi, Divançe, İki Başına Yürümek, En/Cam, Zebra, Kareler Aklar, Beyler, Söyleriz) ve kitaplarına girmemiş bütün şiirlerini bir araya getiriyor. Ali Tanyeri ve Hilmi Yavuz'un, her şiir için ince ince düşülmüş notlarıyla. Tadımlık MİSAFİR Evleri vardı Rahat ve sade. Dalmış, kalmışız, gece yarısı olmuş, Bize müsaade. İnşallah yine geliriz - - Çocukları vardı, Oynamışlar, yorulmuşlar bütün gün, Köşede uyumuşlardı. Saadetleri vardı, Bir çatı altında, gözlerden uzak. Dostum, fena olmaz, evlilik hakkında Bir kitap okusak. YARI GECE Boğaziçinin ufak bir iskelesinde Dolaştığım geceler oldu Yorgun, uykulu bir kızdı bu Son vapur yolcuları içinde. Araya başka denizler girdi Başka denizler attı beni başka uzaklara O tarihten tam beş sene sonra Gene oradayım şimdi. Söylesem inanmazlar, söylemiyorum Her gece gene o kız çıkmakta son vapurdan Tıpkı eskisi gibi karanlıklarda kaybolan Bu gölgeye hayal deyin siz olun da Gözümle görüyorum, hayal diyemiyorum. Sular bir an şıpırdadı kıyı boyunda İşte gene son vapur, çekti gitti önümden Arkamdan bir kız geçti Adımlarının sesinden tanıdım: Uykulu, Yorgun da. Geçen bu genç kıza desem ki: Bir haber ver hayatından, verir mi? YILDIZLAR Seni karanlıkta yatırıyorlar. Korkuyorsun geceden: Bakıp bakıp pencereden, Yatağına sokuluyorsun. Ben hep eski yerimdeyim, biliyorsun. Hava açık olduğu zamanlar Beni seyrediyor, seviniyorsun. Ne olurdu, ben de, Sana göründüğüm şekilde Odana gelseydim. Ateşböcekleri gibi, Küçücük avucunda Yanıp yanıp sönseydim. Seneler geçip gider, büyürsün. Bir gün olur, hepsi biter: Endişeler, o çocuk üzüntün Hepsi biter. Aydınlanır seninçin geceler, Güneş gibi görünürsün. Biraz sabır, küçük çocuk, biraz sabır. Ama, Allahın koyduğu yerde, Yıldızlar daima yalnızdır. SERİN MAVİ Dağ köyleri serin, kıyılar mavi Yaz sıcağında şehir Bunaltır beni. Hava yapışkan yağlı Kalkıp bir yere gitsem Yollarım bağlı. Kıskanıyorum kuşları Ben uçmasını bilsem Uçmak serin ve mavi. Yaşa nasıl yaşadıysa anan baban Öndekine uyar arka tekerlek Git gel aynı yollardan Aynı arabayı çekerek. Çocuk dört duvarın içinde hür Havasız odalarda kirli sokağa karşı Pencere gerisinde solgun bir çiçek büyür Düşünür kırık saksı. Yattığın yerden senin de Bulutlar görünür mü Seyret gökyüzünü Bir cam genişliğinde. AVUNMAK Kâğıtlara sarıyorum atarken artıklarımı Çünkü yoksul komşular, çöpçüler Boğaz durmuyor ziftin peki neyi Turfanda meyva kabukları, pirzola kemikleri Utancım azalıyor, kendimi avutuyorum. Hayallere sarıyorum artık yazdıklarımı Yani yarı boşlukta uçuşan görüntüler Yazmasam olmuyor yazdın peki neyi Dar çevre yitikleri Utancım çoğalıyor, kendimi avutuyorum. GİTMEK Bir mağaradan birdenbire çıkarlar Gider gibi olmak gözleri Karanlık içerler. İnsanın bir yerde kendini rezil etmesi Hep susarak geçerler. Köprüler ki gösterir tutulan güneşleri Bir süre ve yarım kalıyorsa Bulutlar da geçerler. Gitmiş kadar olmak insanın gideceği yerde gelişi biz gelelim içerler. YÜZÜNDEN Kime ne kadar baktın Hem hangi anlamda, Ne çekti ağırlığın Hangi kantarlarda? Sana gitmeyen şeyler Yakınların, başkaları İçin yüzünden Yaptığın çok oldu. Dur bak sulara Otoyol, yasak durmalar Saparak bir kır kahvesi Belki bir çay içimi. Kervan çıktı yokuşu akşam Hurda makina Sıska bir çocuğa İnce bir zıbın dikti. Kuruyan hanımeli Su verilmedi. Susarız, soramayız Kimler elbir eyledi. Kireçlenmiş duygular İçinde yüzünden Bulanık grafiler Ayrıntılar beliremedi. HANGİ HAN O zaman ki o hangi hanları ararsam Buldum desem de bulamam ki. SAATLER Ne diye bulmuşlar Dertliler biliyor Geceler kaç saat. İşlerdi acılar, katlanırdık Ne sorsak, ne baksak Saat kaç. Her şeyin acil servisi yoktur En yakınlarla bile hemen Kurulamaz bir ses bağlantısı. Yavaştır uygarlık Yollarda kapılarda taşıtlar Kalır bekleriz. Teknik aygıtlar Saniye saniye Ara saatsiz çağları. BU SAAT Günlerdir yağıyorsa Yağmur ekime doğru Son çamaşırları içeri aldın da Kesik elektrik bir mum bile yok Karanlıkta kaldınsa Yerin hakkındır. Bir insanın beşikten mezara Başından geçecekleri Biraz biraz yazdınsa Dilek-şart kiplerinde Dönen atlıkarınca Birden yavaşladıysa Ve birisi seninle Aynı yerde yalnızsa Övün hakkındır. Ve başın bir değirmen taşı Boyuna uğuldarken Hiç rahat uyudun mu Ve şimdi önüne düşüyorsa Belki bundan sonra Avun hakkındır.