Kitap Tanıtımı |
Bu eser, tefsir tarihindeki yargıların tarihî süreç içerisinde ne denli değişebildiğini ortaya koymaktadır.
Kur'an'ı baştan sona tefsir eden eserlerden günümüze ulaşan en eskisinin müellifi Mukâtil b. Suleymân (150/767), vefatından sonraki yaklaşık bir buçuk asır boyunca tefsir yazarları tarafından 'sakıncalı' hatta 'yararlanılamaz' kabul edilmiştir. Nitekim ilk üç asrın tefsir kitabiyatını derleyen ne et-Taberî'nin (310/922) ne de İbn Ebî Hâtim'in (327/939) tefsirlerinde onun ismi geçer. Bunun en önde gelen sebebi, onun Müşebbihe'den sayılmasıdır. Bu şartlanmışlığı ilk defa, kayda değer şekilde Mukâtil'den yararlanan el-Mâturîdî (333/944) aşmıştır. Ancak Mukâtil'in meşruiyet kazanma sürecindeki en etkili müfessir es-Sa'lebî'dir (427/1036). İşte bu eser, Mukâtil tefsirinin bir asırdan diğerine hangi güvenirlilikte nakledildiğini özellikle es-Sa'lebî tefsirini dikkate alarak tedkik etmektedir.
es-Sa'lebî'den sonra hicri 4., 5. ve 6. asırlarda yaşayan çoğu müfessir Mukâtil'den yararlanmıştır. Mukâtil rivayetlerinin bu zaman zarfında kazandığı meşruiyet, müteakip asırların müfessirleri tarafından da onaylanmıştır. Sözgelimi, el-Kurtubî (671/1272), en-Nesefî (710/1310) hatta tefsirdeki titizliğiyle ün kazanan İbn Kesîr (774/1372), Mukâtil'den haber nakletmekte bir sakınca görmemişlerdir. Bir tefsir kaleme almayan İbn Teymiyye (728/1328) bile bir taraftan onu eleştirirken, diğer taraftan ondan faydalanma ihtiyacı hissetmiştir. Ebû's-Su'ûd'a (951/1544) gelince o, Mukâtil'e duyduğu derin hürmeti Mukâtil'in isminden sonra, önde gelen mutekaddimûn için kullanılan radıyallâhu 'anhu övgü ifadesini zikrederek göstermiştir. |