Kitap Tanıtımı |
Papağanla modern insan arasındaki anlamlı farklardan biri, ikincisinin ezber kapasitesinin bilimsel vokabüleri de kuşatabiliyor olmasıdır. İlkinin ezbere konuşması ne kadar masumsa, ötekininki de bir o kadar tehlikeli ve kesindir. Tehlikelidir, çünkü despotiktir; kesindir, çünkü modern insan matematiğe haç çıkarır. Modern zamanların asit testi şudur: dünya ölçülebildiği kadar vardır.
Ölçülemeyen bir şeyin değersiz olması veya bir şeyin değerinin onun ölçülebilirliğine indirgenmesi, son tahlilde bütün kültürel hayat formlarının teknolojinin egemenliğine boyun eğmesi anlamına gelir. Neil Postman kitabında bu durumu teknopoli diye adlandırıyor ve kültürün teknolojiye teslimiyetinin tesis ettiği yeni dünya düzenini, bir vaiz üslubuna kaçmadan anlaşılır bir dille kritik ediyor.
Postman işe Eflatunun Phaedros diyalogundaki yazının icadına ilişkin meşhur hikayeyi alıntılayarak başlıyor. Tanrı Tothun yazıyı müdafaasıyla Teb Kralının yazı eleştirisinden Postman, teknolojik icatların tek taraflı etkilerinin olduğunu varsaymanın yanılgı olacağı sonucunu çıkarıyor. Ona göre ya-ya da mantığıyla yapılan bir teknoloji eleştirisi, teknolojiyi övmekten veya onu mahkum etmekten öte bir adım daha atamaz. Önermenin bir tarafında Kral Thamus, yazının bizce malum olan birçok yararını öngöremez. Diğer tarafta ise tek gözlü kahinler, fanatik Tothlar, veya teknolojiye tapanlar teknolojiyi tertemiz, lekesiz bir şey olarak takdim ederler. Oysa Postman, teknolojinin hem-hem de mantığıyla kavranıldığında, hem menfi hem de müspet etkilerinin olduğunu düşünüyor. Bu durumda, teknoloji güvenilmek ve itaat edilmek isteyen bir dosttur. Fakat elbette bu dostluğun karanlık tarafları da vardır. Teknopoli hem dost hem de düşman olan teknolojinin dünyayı algılama tarzımızı, ilgilerimizi (hakkında düşündüğümüz şeyleri), dilimizi nasıl değiştirdiğinin hikâyesi.
Teknopoli, yeni teknolojilerin ilgilerimizin, sembollerimizin, ve toplumumuzun yapısını kökten değiştirmesinin izlerini, uygarlık tarihi içinde aletlerden teknokrasiye, teknokrasiden teknopoliye varan uzun bir serüvende gözler önüne seriyor.
Postman, çağımızda değersiz olan her şeyin anlamlı, anlamlı olan her şeyin ise değersiz olduğunu, değerli şeylerin ise derhal elde edilebilir ve kolay anlaşılır olmadığını, matematiksel kesinliğin beraberinde satıhta yaşamayı getirdiğini çok yalın bir dille anlatıyor. Kime mi? Tabii ki haftanın en çok satan on kitabı nı okuyarak derinleştiklerini sananlara |