Kitap Tanıtımı |
Ben Resul-i Ekrem (S.A.) sevgisinin birleştirici gücünden bahsederken endişe duyuyorum. Çünkü dinî inanca pratik ve pragmatik yararına göre değer vermek, insanı farkında olmaksızın münafıklığa sürükler. Ey Azizan, biz kâr-zarar hesabı yapmaksızın Sevgi´ye teslim olur, selama ereriz. "Kim ne derse söylesin, sevdim Ali´yi, kâr-zarar!" diyen mübarek kişi bunu ifade için söylemiştir; dünyevi ve geçici kâr-zarar hesabının kendi gözünde değeri olmadığını belirtmiştir. Bu bilinç "Bedr´in Arslanları"nın ve "Kerbela Şehitleri"nin bilincidir. Bu sebeple de, bu yolun fukarasının gözünde "fırça" değil, "sırça" önemlidir. Fatıma, Babasının can parçası, bu sırça simgesinin sırrıdır. Yunus Emre, fırça değil sırça ehlinden olduğu için, "Sakıngıl, yârin gönlü sırçadır, sımayasın/ Sırça sındıktan gerü bütün olası değil!" diyerek bizi uyarmıştır. İçimizden bir kişinin bile gönlünün kıblesi "Yüce Sevgili" olmuş ise, "Gönül Çalab´ın tahtı/ Çalap gölüne baktı/ İki cihan bedbahtı /Kim gönül yıkar ise!" sırrı tecelli eder.
"Yârin Gönlü Sırçadır", bir modern zamanlar bilgesi olan Hüseyin Hatemi´nin bir günlük gazetede yayınlanmasına rağmen, düşünce geleneğimize irfani bir derinlik katan yazılarından oluşuyor. Hatemi, bir hukukçu ve üniversite hocası olmasının ötesinde, bir düşünür, bir arif, bir mütefekkir ve hayatında düşünce - eylem bütünlüğünü daima koruyabilmiş, bir adalet ve erdem anıtıdır. Entelektüel yaşamı boyunca en kritik zamanlarda eğilip bükülmeden hak ve adaleti savunmuş, tekvin-i şeriatla toplumsal yasa arasındaki ahengi aramış, onurlu ve ilkeli kalmayı başarmıştır. Hukuktan edebiyata, tarihten felsefeye, tasavvuf irfanından siyaset teorilerine uzanan son derece zengin bir perspektiften bakan; bir şeyi yerli yerine koymak, Allah´ın sınırlarını korumak anlamındaki adaletten zerre kadar sapmayan bir gönül insanıdır.
Sadık Yalsızuçanlar |