Kitap Tanıtımı |
Sadece kentlerle ilgili deneme ve değimlerden oluşmuyor aslında ´Başka Karşılaşmalar´ ama bağımsız metinlerin satırları araşma sinmiş bir kent hassasiyeti de derinden derine sürekli hissettiriyor kendisini. Belki de bunun sırrını kitaba ismini veren o itk kelimenin bizi alıp kıyısına götürdüğü tahayyül ikliminde aramak gerekir. Çünkü ´başka´ kelimesinin büyülü dünyası, içinde gizledikleri kadar dışarıya açtıklarıyla da hep ´aşk´a doğru bir yürüyüşü getirir akla. Dediği gibi Adalet Ağaoğlu´nun, "İçimizde ürpertilerle hatırlayıverdiğimiz yerler vardır. Bir fotoğraftan, söyleşi bir esintiden, açılıp kapanan bir pancurdan, herhangi bir sözcükten ötürü sizde hemen o ân yine orada olma istediği uyandıran yerler. Bir kent, bir köprü üstü..." Aşinalıkların aşka dönüştüğü yerlerde de, "bir başka âlemden gelmiş gibi" olanların hatırası ürpertmez mi içimizi zaten?
Sadece Yeniköy, Büyükdere, Beykoz, Tarabya, Rumelifeneri, Emirgan gibi kentin Boğaz kıyılarına yakışan isimlerle bezeli semtlerinin hissettirdiği ürperti de değildir söz konusu olan. Evet, onlar Adalet Ağaoğlu metinlerinin mütemmim cüzü, ayrılmaz bir parçasıdır elbette ama en az onlar kadar Paris´i, Londra´yı, Atina´yı, Floransa´yı, Madrid´i ve elbette Viyana´yı da dahil edebiliriz bu içinden aşk geçen kelimenin anlam alanına. Bu açıdan bakıldığında, ´Başka Karşılaşmalar,´ sanki alttan alta bir direnişe de çağırmaktadır bizi. Edebiyat adına, aşk adına, özgürlük adına bir direnişe.
"Uzun yaşıyorsak, uzun ölümler sayesinde yaşıyoruz" diyen de yazarımızdan başkası değildir çünkü... |